Kimiz? Ne ayağız? Kaç kişiydik o zaman?

Bir zamanlar Gezi Parkı eylemleri vardı. Türk halkı çaresizdi, moraller sıfırdı. Bu günlerde Hamamcızade Haluk Efendi eşe, dosta, hısım-akrabaya şarkılar ve ufak ufak manidar sözler imayılleyip onların yüzlerini güldürme ihtiyacı duymaya başladı. Bu ihtiyaç zamanla keyif veren bir boyun borcu, bir takıntı, bir kaşıntı haline geldi... Yemeyip, içmeyip, yazmaya başlayan Efendi’nin genişleyen okuyan/anlayan kitlesi ve onlardan gelen geri bildirimlerin koltukları, kanepeleri olsun hep kabartması sayesinde o büyüdü ve bir e-posta fenomeni haline geldi. Sosyolojik, analitik ve melodik içeriği hayli gelişmiş olan bu küçük yazılar günlük hayatımızın birer parçası oldu... Biz de dedik ki 'gel sana bi blog açalım Efendi, herkesler görsün bu manzarayı, bu rengi'...

Tuesday, September 3, 2013

Gunaydin

Bugun 3 Eylul 2013, Sali...erensan hayirli isler diler..!
Bazen bir ruzgar eser, serinletir, seversin..bazen o ayni ruzgar bir firtina olur, felaket getirir, olumsuzluktur, bitsin istersin.
Bir de sabah ruzgari vardir, bad-i saba dedikleri, ki; kimse hayir demez ona, herkes onun oksayan, gecen halini, sesini yukseltmeyen tavrini sever. Serin serin, ama usutmeyen, ilik ilik ama meltem tipi, bunaltmayan, hafif hafif, ama
asaletinden sual olunmayacak bir agirliktadir o...sabah bekaretinde.
Su an  baktigim sular, ruzgarlar aynen boyle de...onu paylasayim dedim herkesle,
Iyi gunler olsun.
H.

Ilhan Sesen Amca & Vasiliki Papageorgiou'dan: 
Ruzgar
"Bana sevmeyi anlat" diyor.


No comments:

Post a Comment