Kimiz? Ne ayağız? Kaç kişiydik o zaman?

Bir zamanlar Gezi Parkı eylemleri vardı. Türk halkı çaresizdi, moraller sıfırdı. Bu günlerde Hamamcızade Haluk Efendi eşe, dosta, hısım-akrabaya şarkılar ve ufak ufak manidar sözler imayılleyip onların yüzlerini güldürme ihtiyacı duymaya başladı. Bu ihtiyaç zamanla keyif veren bir boyun borcu, bir takıntı, bir kaşıntı haline geldi... Yemeyip, içmeyip, yazmaya başlayan Efendi’nin genişleyen okuyan/anlayan kitlesi ve onlardan gelen geri bildirimlerin koltukları, kanepeleri olsun hep kabartması sayesinde o büyüdü ve bir e-posta fenomeni haline geldi. Sosyolojik, analitik ve melodik içeriği hayli gelişmiş olan bu küçük yazılar günlük hayatımızın birer parçası oldu... Biz de dedik ki 'gel sana bi blog açalım Efendi, herkesler görsün bu manzarayı, bu rengi'...

Friday, July 12, 2013

Cuma mubareque w/chopin

Gunaydin,
Bugun 12 Temmuz Cuma, Erensan hayirli isler diler...

Gunun musiki seckisi ustad Chopin'den geliyor..Bu ezgilerdeki huzun ve basari isgal altinda olmaktan, tuberkulozdan veya ask acisindan kaynakli olabilir..ama biz sadece bunu tuetip somurmek uzere bu cuma hutbede dinleyiciyiz. Vikipedi soyle yazmis Frederic hakkinda:
Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethoven’in öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana’da kaldıktan sonra Temmuz Devrimisırasında Paris’e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2.Piyano Sonatı-3.Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.
Paris'te Pére-Lachaise Mezarlığında Chopin'in mezarı
Sanatçının kalbi ise Varşova'da bir kilisede bulunmaktadır.

Ben cenazemde musiki isterim ama cenaze marsi olarak degil: ne Chopin'den ne de Mozart'tan...
Secici kurulumu belirlemistim; ilavelerim olabilir juriye zaman icinde..Ancak simdiden jurimdeki yerini garantiye almis olanlar; Ali Eren, Dilara Eren, Tahsin Bensel (you've earned it, Schatz.:!), Sedat Birol (ruhunla varol dugum abim...!) Bu tatsiz bir mesaj falan degil..aksine bir lutuftur.. 35'i gecen herkes gibi ben de tedbirlerimi alip hazirlikli oluyorum iste..sizlere de tavsiye ederim: 
Haluk'u nasil bilirdiniz..? diye soruldugunda, hakkinizi helal ederken, muzikli bilirdik, iyi islik ve you tube calardi herif..diye dusunmenizi dilerim.
Tahsin B. abime Chopin'i bana konserlerle susleyip yakinlastirdigi icin, Cem K.abime de Impromtu filmini listeme kattigi icin tesekkuru borc bilirim.
Impromptu (1991) isimli film kendisi ile George Sand'in tanışmasını konu almaktadır. Filmde Chopin'i BAFTA ve Altın Küre ödüllü aktör Hugh Grantcanlandırmıştır. Filmde Judy Davis (George Sand) ve Emma Thompson da rol almıştır.

Frédéric Chopin - Prelude in E-Minor (op.28 no. 4)

No comments:

Post a Comment