Kimiz? Ne ayağız? Kaç kişiydik o zaman?

Bir zamanlar Gezi Parkı eylemleri vardı. Türk halkı çaresizdi, moraller sıfırdı. Bu günlerde Hamamcızade Haluk Efendi eşe, dosta, hısım-akrabaya şarkılar ve ufak ufak manidar sözler imayılleyip onların yüzlerini güldürme ihtiyacı duymaya başladı. Bu ihtiyaç zamanla keyif veren bir boyun borcu, bir takıntı, bir kaşıntı haline geldi... Yemeyip, içmeyip, yazmaya başlayan Efendi’nin genişleyen okuyan/anlayan kitlesi ve onlardan gelen geri bildirimlerin koltukları, kanepeleri olsun hep kabartması sayesinde o büyüdü ve bir e-posta fenomeni haline geldi. Sosyolojik, analitik ve melodik içeriği hayli gelişmiş olan bu küçük yazılar günlük hayatımızın birer parçası oldu... Biz de dedik ki 'gel sana bi blog açalım Efendi, herkesler görsün bu manzarayı, bu rengi'...

Monday, August 5, 2013

Bir daha da gormedim boyle yazi...

Bugun 5 Agustos 2013, pazartesi. erensan hayirli isler diler...

Olumlu zamanlar da olumsuzluklar gibi gecici..hayat gecici, bizler geciciyiz zaten...herkes bunu boyle bileydi daha iyi insan, daha iyi birer es, daha iyi evlat, daha iyi vatandas olmaya calismaz miydi..? kaptirip gitmezdik belki o zaman kendimizi bu deli dunyada..

Ozlemek de, kavusmak da guzeldir, kiymey bilmektir/
Ana kralicem Sezen Aksu Lal diyor..Bir daha da gormedim oyle yazi...annemin sesiyle gune uyanmak, yaz bahceleri yesil , mor , kirmizi...silaya variversek, yollara vurmak, bir cig tanesini bile farketmek, ah, sisedeki Lal...

Bunlarin hepsini sizler de farketmis olabilirsiniz ancak yazip soylemediniz ki...taa ki Sezen yazip da Fahir besteleyip de Sertab soyleyene kadar...Simdi benden hatirlatmasi...
H.

No comments:

Post a Comment